© 2015 . All rights reserved.

Uçsuz bucaksız Les 3 Vallées


18-25 Ocak 2014. Val Thorens, Fransa.

Yazının ilk bölümü için:
Val Thorens: Angry Boards büyümeye devam ediyor

 

22 Ocak Çarşamba

Bu sabah biz 09:30?dan önce buluşma noktasında bulunmamız rağmen grubun büyük çoğunluğu ortalıkta yok. Onları boş boş beklemek yerine en azından bir tur kayalım diyerek Pionniers (3 Vallees 1) telesiyejinden çıkıp buluşma noktamıza geri kayıyoruz. Döndüğümüzde Kerem?lerin odasının gelmiş olduğunu görüyoruz ama Sarıkaya ailesi hala yok. Bu sefer bize Koray İ. de katılıyor ve aynı rotayı bir kez daha yapıyoruz. Bu seferki dönüşümüzde herkes bir arada ama Sarıkaya ailesi tahmin ettiğimiz üzere botlarını bile yeni bağlıyor, sabah 07:30?ta whatsapp?tan mesaj atıp saat 10:00?a gelirken hala nasıl hazır olunamadığı konusunda çeşitli tahminler yürütüyoruz ama hiçbiri yeterince tatmin edici değil 🙂

val-thorens-348

Ekip toplandıktan sonra yola koyuluyoruz. Bugün hava mükemmel, masmavi gökyüzünde tek bir bulut yok. Bunu fırsat bilerek bugünkü rotamızı 3 vadinin bize en uzak olanı Courchevel olarak belirliyoruz. Ekipteki eksikler Burak, Ahmet ve Beyhan?a özel ders vermekte olan Fatih. Plein Sud ve 3 Vallees telesiyejlerini kullanarak çıktığımız tepeden Lac de la Chambre pistini kayarak Mont Vallon liftinin dibine kadar iniyoruz. Courchevel?e geçmeden önce, havayı bu kadar güzel yakalayamayız diyerek bu lifte binerek Mont du Vallon tepesine çıkıyoruz, zira buradan inen özellikle Combe de Vallon pistinin Alplerin en iyilerinden olduğunu duymuştuk daha önce. Bu ünü bizi yanıltmıyor, 4 km uzunluğunda muhteşem bir kırmızı pist. Aslında devamındaki Ours pistini de kullanarak bu güzel iniş uzatılabilir ama biz board?cular olarak mavi pistin fazla düzlük içerebileceğinden korkarak Mures Rouges liftine binmeyi tercih ediyoruz. Ardından Plan des Mains liftine biniyor, ondan indikten sonra da Sittelle ve Martre pistlerini takiben Meribel Mottaret kasabasına varıyoruz. Sittelle?den kayarkan biz ve Gülşah snowpark?a giriyoruz. Endişeli bir şekilde takip ettiğimiz ?Expert? tabelalarına rağmen gayet muntazam hazırlanmış rampalardan atlamakta pek sıkıntı çekmiyoruz, Duygu bizim videomuzu çekiyor. Hedeften sapmamak adına yola devam ediyoruz ama snowpark?ın tadı damağımızda kalıyor, önümüzdeki günlerde mutlaka dönmeliyiz!

val-thorens-364

Hedef Courchevel olduğu için durmak yok, yola devam 😛 Gruba sonradan yetişen Fatih?i de alarak Pas du Lac 1&2 liftlerini çıkıyor, Saulire tepesine ulaşıyoruz. Buradan sonra upuzun ve pek keyifli olan 4,75 km uzunluğundaki Creux pistini kayıyoruz. Bu sırada ekipte bölünmeler oluyor, bir kısmı pist ortasında, bir kısmı ise pist sonundaki lift seçimiyle Courchevel 1850 kasabasına yönelirken; biz, Sarıkaya ailesi ve Onur, haritadaki en kuzey noktaya kayma gazıyla Courchevel 1650 tabelalarını takip etmeye başlıyoruz. Bunun için öncelikle Roc Mugnier liftini çıkıyor, sonrasında da Grandes Bosses pistini kayıyoruz. Bunun sonundaki La Casserole isimli şirin ötesi cafe-restoran?da ufak bir tuvalet molası verip tekrar yola koyuluyoruz. Sarıkaya?ların gelmeden önceki araştırmalarında ününü duydukları Indiens pistine giriyoruz. Bu pistin özelliğinin kayakla hiç alakası yok. Pisti ünlü yapan, ortasında kurulu olan ufacık bir Kızılderili köycüğü. Tamamen turistik amaçla yapılmış olsa da buradaki kişiler Kanada-Quebec göçmeni gerçek Kızılderili kökene sahip insanlar. Tamamen yerel dekorasyon ve ürünlerle dolu bir çadır, okçuluk dersinin de verildiği ufak bir atış alanı ve 2 tane birbirinden tatlı eğitimli köpek bulunuyor burada. Kayışımıza ara vererek bu güzel Kızılderili köyünde zaman geçiriyor, bol bol fotoğraf çekiyoruz.

val-thorens-402

Pisti sonuna kadar indikten sonra, en doğu noktaya kayma hedefimizi tamamlamak üzere Ariondaz liftine biniyoruz. Bugünkü rotamız çok sıkışık olduğu için öğle yemeği arası planlarımız arasında yok, dolayısıyla biz bu lift çıkışında çantamızdaki sandviçleri höpürdetiveriyoruz. Liftin inişinde Bel Air isimli kırmızı pisti kayarak 3 Vallees bölgesinin haritada gösterilen en kuzey (haritaya göre en sol) noktasına ulaşmış oluyoruz. Yani koskoca 3 vadiyi bir baştan öbür başa 4 günde kaymış durumdayız 🙂 Gururluyuz, ama çok geç olmadan dönmemiz gerektiğinin de farkındayız. Chapelets liftini çıkıp Grandes Bosses pistinin başını ve Roc Mugnier pistini kayarak Aiguille du Fruit liftine biniyoruz. Park City pistini de kaydıktan sonra eve dönüş için Marmottes liftine binmemiz gerekmesine rağmen, yolda görüntüsüyle ve boydan boya güneş alır haliyle bizi baştan çıkaran Jean Pachod pistine girmek üzere Chanrossa liftine yöneliyoruz. Bu seçimimizde hiç yanılmadığımızı anlıyoruz. Zira çıkış ve -hızlı- inişimiz sadece 12 dakika sürmesine rağmen bu uzun ve kıvrım kıvrım pisti kaymak pek keyifli oluyor herkes için.

val-thorens-428

Marmottes liftinden sonra Niverolle ve Aigle pistlerini takiben Meribel Mottaret kasabasına iniyor, zaman kaybetmeden Plattiers liftine atlıyoruz. Bu arada Onur off-piste sevdasına bizden kopmuş durumda, mesajlaşarak doğru yola dönmesi için yardımcı olmaya çalışıyoruz. Bizi kasabamıza götürecek Cote Brune liftine kapanmasından sadece 10 dakika önce, 16:05 gibi binebiliyoruz. İndikten sonra mavi Pluviometre pistini takip etmeye çalışırken kendimizi siyah Goitshel?de buluyoruz. Ama dert değil, zira pistin ortasındayken yukarıdan şahit olduğumuz manzara inanılmaz. After-ski parti ortamı Le Folie Deuce tıklım tıkışı!! Havanın güneşli olmasını fırsat bilen tüm Val Thorens halkı sanki orada. Belki mekanın içindeki insandan daha fazlası hemen dışındaki yamacı doldurmuş durumda ve rengarenk kayak kıyafetleriyle eşsiz bir görüntü sunuyorlar.

val-thorens-463

Biz de kendimize yamaçta bir yer ararken, Fransız elemanın biri önce üzerimizdeki Angry Boards formalarını sonra da topluluğun arasındaki bir yeri göstererek bize bir şey anlatmaya çalışıyor, meğer arkadaşlarımızı görmüş ve bizi de formalarımızdan tanıyıp onların yerini bulmamıza yardımcı oluyor, bu formalar geçen seneki gibi gerçekten parasını çıkarıyor sanırız 🙂 Biz de beleş tepedeki yerimizi aldıktan sonra günün ortasında koptuklarımızdan Kerem, Egemen ve Mutluhan?la buluşuyoruz. Herkes matarasındaki içki, çılgın müzik ve daha önce şahit olmadığı bu muazzam ortamın etkisiyle eğleniyor parti bitene kadar. Biraz uzayarak 16:45 gibi biten partiden onlarca insanla birlikte ayrılıyor ve pistlerden inanılmaz bir kalabalık halinde inmeye başlıyoruz. Azıcık içkinin verdiği rahatlıkla tatlı tatlı apartmanımızın önüne kadar aralıksız kayıyoruz 🙂

val-thorens

Board’larımızı bıraktıktan sonra odamızda stokları tükenen peynir ve şarabı tazelemek üzere Sherpa?ya gidiyoruz (kahretsin çok Fransızız, her gün şarap-peynir :P). Akşam yemeğinde taze makarna var, yanında yemek üzere marketten bir de süper leziz domuz rostosu alıveriyoruz. Ohhh, akşam yemeğimiz gerçekten keyfimizi tavan yaptıracak kadar başarılı bir hale geliyor.

Eve geldiğimizde bu sefer açlığımızı cipsle bastırmamaya ve özenle aldığımız yemeklerimizi hazırlamaya karar veriyoruz erkenden. Duygu duşunu alıp yemek hazırlamaya girişirken, Koray günün notlarına bugün kaydığımız onlarca pisti geçirmeye çalışıyor.

Yemek gerçekten enfes oldu. Et çok lezzetli, makarna da bir o kadar güzel. Yeni seçtiğimiz şarap da güzel çıkınca keyfimize diyecek yok. Ancak yemekten sonra günün yorgunluğu ve şarabın verdiği mayhoşlukla üzerimize karşı konulmaz bir ağırlık çöküyor ve yatağa yapışıveriyoruz. 00:00?ye doğru gelen evde takılmaca davetlerine elimizde olmadan karşılık veremiyor ve derin derin uykuya dalıyoruz.

val-thorens-498

 

23 Ocak Perşembe

Artık günlerin getirdiği yorgunlukla bu sabah ancak 5 kişi toplanabiliyoruz pist başında: biz, Kerem, Koray İ. ve Efe. Yüksek tepeleri sisli görünce alçak bölgelerin açık olabileceği umuduyla Meribel ve Courchevel tarafına yönelmeye karar veriyoruz. Bunun için Pionniers ve 3 Vallees liftlerini kullanarak çıktığımız Col de la Chambre tepesinden Lac de la Chambre pistini kullanarak Meribel?in bulunduğu vadiye geçmiş oluyoruz. Yorgunluğumuza sisli hava da katılınca herkesin hızı normale göre düşüyor. Ama minik grubumuzun tecrübe seviyesi çok yüksek olunca Duygu ekibe yetişmekte biraz zorlanmaya başlıyor. Bu yüzden Mont Vallon?un dibine indiğimizde diğerlerine bizi beklemeden kaymaya devam etmelerini, gerekirse öğle yemeği arasında buluşabileceğimizi söylüyor ve onlardan ayrılıyoruz.

Plan des Mains liftini çıktıktan sonra Sitelle pistini kayıyor, arada ufak bir snowpark ziyareti yapıyoruz. Ancak Koray yorgunluktan dolayı dizlerinde ve bacaklarında kuvvet kalmadığını, bu yüzden rampalardan doğru düzgün atlayamadığını söylüyor, fazla keyif almadığı için Meribel Mottaret kasabasına kadar kayışımızı sürdürüyoruz.

Buradan sonra daha önce yaptığımız gibi Pas du Lac 1&2 liftlerini çıkıyoruz ancak bu sefer hemen Courchevel tarafına kaymak yerine mavi Biche pistinin sadece baş kısmını ve sonra upuzun Mauduit pistini sonuna kadar kayarak aşağı Meribel (resmi adıyla Meribel 1450) kasabasına ulaşıyoruz. Bu uzun yolda Koray sık sık Duygu?yu beklemek zorunda kalıyor. Ancak bu duraksamaların birinde şansı inanılmaz şekilde açık: Meribel 1450?ye çok yakın bir noktada oturup beklemekteyken pistin sağ tarafındaki ağaçlıktan sol tarafına doğru hoplaya zıplaya geçen bir geyik yavrusu görüyor! Bu kısacık eşsiz anı belgeleyemese de sonradan gidip ceylanın ayak izlerini bıraktığı yeri fotoğraflamakla yetiniyor. Yeri gelmişken belirtelim, Meribel ve sonradan göreceğimiz Courchevel, kaldığımız Val Thorens?e göre çok daha ağaçlık bir bölge. Val Thorens daha yüksek olduğu için tek bir ağaç yok, sadece kayalıklardan oluşuyor. Ama diğer iki vadi daha alçakta olduğu için çam ağaçları ile dolu. Bu hem görüntü olarak inanılmaz bir fark yaratıyor, hem de rüzgarlı havalarda pistlerin daha rahat olmasını sağlıyor.

val-thorens-512

Meribel 1450?ye ilk indiğimiz birkaç lift istasyonunun bulunduğu bölgeyi arkamızda bırakarak kasabanın gerçek meydanına doğru yürüdüğümüzde çok şirin bir ortamla karşılaşıyoruz. Öncelikle solumuzda çocuklara özel yapılmış hem kayak öğrenebilecekleri hem de bütün gün oyalanabilecekleri mini bir kayak parkı görüyoruz. Bunu geçtikten sonra ise kasabanın düzayak sokaklarını ve süslü evlerini görüp kendi kaldığımız kasabaya göre buranın daha güzel olduğunu düşünüyoruz.

val-thorens-526

Sokaklarına fazla dalmadan geri dönüyor ve Courchevel hedefimize devam ediyoruz. Bunun için Sauliere Express 1&2 liftlerine kullandıktan sonra kırmızı Sauliere  ve maalesef birçok düzlük içeren yeşil Verdons pistlerini kaydıktan sonra daha önce görmediğimiz Courchevel 1850 kasabasına varıyoruz. Daha önce ayrıldığımız Kerem, Koray İ. ve Efe ile burada buluşup sırt çantamızda taşıdığımız sandviçleri, havanın da güzel olması sayesinde bir bankta oturup yiyiveriyoruz. Öncesinde bu klas kasabayı gezme fırsatı da buluyoruz tabi. Burası da Val Thorens?in aksine düzayak bir yerleşime sahip olduğu için zaten baştan bizi tavlıyor. Ancak gezdikçe görüyoruz ki, hem ünlü marka mağazaları hem de burada kalan insanların görünürdeki sosyo-ekonomik seviyeleri ile 3 Valleys bölgesindeki diğer kasabalardan farklı olduğunu hissettiriyor (“Save the Rich” isimli bir mağaza var mesela 🙂 ). Dolayısıyla cafe ve restoranların da menüleri bir hayli kabarık. Bir capuccino?ya 7 Euro vererek kendimizi ucuza kurtarmış hissederek dönüş yolumuza koyuluyoruz.

val-thorens

Chenus liftinden çıkıp Lanches pistinden kayıyor ve Dou des Lanches liftinin dibine iniyoruz. Bu bizim La Tania isimli Courchevel ile aynı vadide bulunan bir diğer kasabaya en yaklaştığımız nokta ancak kendisini göremeden tekrar yukarı tırmanmak durumundayız. Dou des Lanches?ten çıktıktan sonra mavi Boulevarda de la Loze ve yeşil Blanchot pistlerini bir dolu düzlüğe rağmen zar zor kaydıktan sonra son anda yönümüzü şaşırıp Hulotte pistine giriyor ve kendimizi Meribel 1450 kasabasının ufak kenar mahallerinin birinin ortasında buluveriyoruz. Morel liftinin dibinde sadece 30-40 tane ufacık öğrenci çocuk bulunuyor ve bizim orada olmamıza pek şaşırmış gözüküyorlar, sanki pek turistlerin uğradığı bir yer değil. Onların garip bakışları altında bindiğimiz liftten sonra Foret ve Doron isimleri pistleri kayıp yine Meribel 1450?nin merkezine varıyoruz.

Tougnete 1&2 liftlerini kullandıktan sonra aslında Val Thorens?in bulunduğu vadiye ulaşmış bulunuyoruz, ancak sadece teknik olarak. Zira asıl mahallemize ulaşmak için daha yolumuz var, henüz vadinin aşağı kısımlarındayız. Gros Tougne pistini yarısına kadar kaydıktan sonra biraz yükselmek üzere Granges liftine biniyor, ondan indikten sonra ise kırmızı Allamands  ve mavi Petits Creux pistlerini katederek Mont de la Chambre liftinin dibine iniyoruz. Bu lift bizi tabi ki Col de la Chambre tepesine çıkarıyor. İnişinde mavi Pluviometre pistini takiben Plein Sud liftinin dibine iniyor ve evimize rahat gidebilmek için buna biniyoruz. Bu liftin inişi parti mekanı ancak yukarıdan geçerken bizim ekipten sadece 3 kişiyi görüyoruz formalarıyla. Yorgunluğumuzu da bahane ederek odamıza doğru kayışa devam ediyoruz. Courchevel?den dönüşe geçtiğimizde telefonuyla ölçüme başlayan Duygu, eve varana kadar bindiğimiz liftlerin ve pistlerin toplam uzunluğunun yaklaşık 25 km. olduğunu ve bu mesafeyi 2 saatlik bir sürede kat ettiğimizi söylüyor, bulunduğumuz bölgenin heybetini anlatmak açısından oldukça başarılı.

val-thorens-598

Evin önüne ulaştığımızda kapımızın önünün bir faaliyet alanına dönüştüğünü görüyoruz. SFR ?14 Snowboard Freestyle yarışmaları yapılıyor. Etkinlik çadırı ve rampalar kurulmuş. Ama yarışlar 10:00-17:00 arasında yapıldığı ve biz hep o saatlerde uzak pistlerde olduğumuz için izleyemedik.

Akşam yemeğinde makarnamızın yanına çeşni katabilmek için yine bir Sherpa turu yapıyoruz. Bu sefer pişmiş yemekler ilgimizi çekmiyor, steak hache alıyoruz, kıymanın köfte şekli verilmiş olanı. Eve gelip onu tavada baharatlayarak köfte gibi pişiriyoruz. Oldukça güzel bir ana yemeğe dönüşüyor. Yanında da tabi ki yine şarap.

Yemek sonrası whatsapp ve telsiz çağrıları ile Kerem’lerin odada toplaşılmaya karar veriliyor. Viskimizi, şarabımızı, cipsimizi alıp oraya yollanıyoruz. Odanın sahipleri, biz, Fatih, Burak, Gülşah, Ahmet, Yeliz, Mahinur, Onur, Beyhan ve Özay bir aradayız. Mutluhan bu gece formunda. Kendisi tam bir stand-up canavarıymış meğerse, herkese sıradan tatlı tatlı laf sokmakta üstüne yok 🙂 Bütün gece bizi kırıp geçiriyor! Saat 00:30 gibi Malaysia Club‘a gitmek üzere ayaklanıyoruz. Malaysia, günlerdir kapımızın önünden gelip geçerken merak ettiğimiz, geceleri önünde yoğun sıra beklenen bir gece kulübü. Önce canlı müzik sonrasında da DJ performansı var. Canlı müziğin sonuna doğru gittiğimiz için içeriye ücretsiz giriyoruz. Yerin altında bulunan mekan çok kalabalık ve sıcak. Ortadaki dans pistinin doğru bir yere yerleşiyoruz grupça. Canlı müzik, beklediğimiz club tarzının aksine bir rock tarzında. Bu gece kulübü ortamında bayağı yoğun bir rock gecesi yaşanıyor. Grup ara verdiğinde DJ performansı gecenin ritmine daha uygun ve bizi daha güzel coşturuyor. Durduğumuz yerin aslında çok da iyi olmadığını farkediyoruz bir süre sonra. Vestiyer ve tuvalet yolu üzerinde olduğumuz için sürekli etrafımızdan birileri ite kaka geçiyor. Grup geri döndüğünde ise müziğin çekiciliğinin yine azalması ve içerideki oksijenin neredeyse tükenmek üzere olmasıyla bunalarak saat 02:00?ye doğru geceyi noktalamaya karar veriyoruz.

val-thorens

 

24 Ocak Cuma

Son günümüzün sabahında ancak 10:30 gibi pistte olabiliyoruz ve tüm ekipten en erken çıkan biziz, herkes yorgunluktan yığılıp kalmış durumda. Bize Fatih ve Gülşah katılıyor. Tepelerin ve batının sisler altında olduğunu görüp daha düşük rakımlarda kaymak üzere yönümüzü Meribel olarak tayin ediyoruz. Pionniers ve 3 Vallees liftleri ile çıktığımız Col de la Chambre tepesi kar yağışı ve aşırı rüzgâr yüzünden feci durumda, gözümüz korkuyor, Meribel?e devam etmek yerine hemen alçalmak adına Les Menuires kasabasına yöneliyoruz. Bunun için Mont de la Chambre ve devamındaki mavi pistleri kayarak kasabanın üst kısmına ulaşıyoruz. Buralarda sis etkisini kaybetmiş, hatta güneş yüzünü göstermiş. Keyfimiz yerine geliyor ve tam da duruma uygun isimli bir lifte biniyoruz: Sunny Express 🙂

val-thorens-644

Bu güzel isimli telesiyejin inişinde ufak snowpark?lar bulunuyor. Hatta bir tanesinin sonunda da Snowcross isimli 2 ufak rampa, 2 rail ve box?tan oluşan mini bir ralli pistini andıran oyun alanı bulunuyor. Merakımızdan girip çıkıyoruz ama çok da matah gelmiyor bize. Bunların bitişinde yer alan Becca telesiyejine atlayıp çıktığımız 3 Marches tepesinden yine aynı vadide kalacak şekilde olabildiğince aşağıya kayıyoruz, amacımız Meribel 1450?ye gitmek olduğu için onun hizasına gelmeliyiz. Uç uca ekli Boulevard de la Becca, Grand Lac ve Pelozet isimli mavi pistleri güzel havada ve pist dışını andıran taze karla dolu zeminde keyifli ve uzun uzun kayıyoruz. İndiğimiz liftin adı St Martin 2. Bunun 1 numaralı versiyonu da zaten hemen dibinde ve isimlerini aldıkları Saint Martin de Belleville isimli ufacık bir kasabadan geliyorlar, bu kasaba Les Menuires?den de aşağıda, 1450 metre ile bu vadinin en dibindeki yerleşim yeri. Ancak kendisini görmeden tekrar yukarı tırmanmaya başlıyoruz.

Bu sefer Tougnette tepesindeyiz ve artık buradan aşağı Meribel?e tek seferde kaymamız mümkün. Öyle de yapıyoruz. Blaireau ve Lievre pistlerini birleştirip yine güzel havada upuzun bir kayış gerçekleştirip Meribel 1450?ye ulaşıyor, artık iyice yorulmuş olan kızların tam ihtiyacı olan öğle aramızı burada veriyoruz. Fatih ve Gülşah ilk kez gördükleri bu kasabayı beğeniyorlar bizim gibi. La Tremple isimli hoş bir mekana oturup hem yemek yiyor hem de dinleniyoruz. Diğer Angry Boards üyelerinin zaman zaman telsiz anonslarını duyuyor, bulunduğumuz yere gelenleri yanımıza çağırıyoruz ama buluşmak kısmet olmuyor bir türlü.

val-thorens-671

Bugün çok geçe kalmadan parti mekanında buluşma planımız var. Dolayısıyla biz de kayak günümüzü fazla uzatmadan dönüşe başlıyoruz. Tougnette 1&2 liftlerini kullanarak çıktığımız aynı isimli tepeden diğer vadiye geçiş yapıyoruz. Dün sadece ilk kısmını kaydığımız Gros Tougne pistini bugün sonuna kadar kaymaya karar veriyoruz, zira yükseldikçe hava durumu kötüleşiyor, aşağıdaki güzel gözüken havaları tercih ediyoruz. Ancak hem kendisi hem de sonunda bağlandığı La Violette isimli yeşil pistte eğim çok düşük, dolayısıyla bu kayışımızdan pek keyif aldığımız söylenemez.

Bu pistlerin sonunda bu sefer Les Menuires kasabasının göbeğine iniyor ve son günümüzde bile yeni bir yerleşim yeri görmüş olduğumuz için kendimizle gurur duyuyoruz 🙂  Çok daha yeni yüzlü, ancak modern binaların zevkten uzak mimarisine mahkum olmuş, bölgedeki diğer şirin kasabaların yanında pek bir kaba kalan bir kasaba görüntüsü var karşımızda. İçimizden hiç gezip görmek gelmiyor ve Menuires isimli lifte binip buradan uzaklaşıyoruz. Ardından hemen bir aktarma yapıp uzun Mont de la Chambre liftine biniyoruz. Ondan indikten sonra ise Val Thorens tabelalarını ve müziğin sesini takiben son bir kez katılmak üzere La Folie Deuce partisine doğru kayıyoruz.

val-thorens-617

Dün akşamki planlamanın faydası oldu, bu sefer 15 kişiyi aşkın Angry Boards grubu olarak La Folie Deuce?e giriyoruz, balkondaki şovmen oraya yanaştığımızı görerek ?Angry Boards in the house!!!? sloganı bile atıyor, bu da coşkumuzun katlanmasını sağlıyor. Sonradan grubun eksiklerinden de katılım olmasıyla nüfusumuz 20?yi geçiyor. Çok güzel bir topluluğuz gerçekten!  1 saat boyunca, çılgın partide, kafalarından aşağıya şampanya döken topluluğun arasında Angry Boards formalarımız ve GoPro kayıtlarımızla karın altında bu güzel tatilin kapanışını hakkıyla yapıyoruz. Kar kıyafetleriyle zıplamaya doyamayan bu rengârenk çılgın topluluk parti boyunca tatlı bir sarhoşluğa bürünüyor. Çıkışta pistten aşağıya dengesiz salınımlarla inen kalabalığın arasında biz de hafif baş dönmeli bir kayışı yine evimizin önünde tamamlıyoruz.

val-thorens-688

Odaya çıkınca bütün haftanın yorgunluğu üzerimize çöküyor sanki. Saat 20:00?e kadar biraz günün notlarını toparlayıp biraz uyukluyoruz. Sonra yemek yemek üzere dışarıya çıkıyoruz. Son güne artık evde yapacak ve artmayacak malzeme bulmakta zorlandığımız için dışarıda fast food ile karnımızı doyuracağız bugün. Gülşah?ın referansıyla spor merkezinin oradaki hamburgerciye oturuyoruz. 10?ar Euro?ya hamburger menü ve pizza menü alarak bir yandan da wi-fi bağlantısı ile internet dünyasına uğramış oluyoruz kısaca. İstanbul?a götürmek üzere marketten şarap alışverişimizi de yaparak odaya dönüyoruz.

Bütün haftanın yorgunluğu ile hastalık arasında bir halsizlik var ikimizin de üzerinde. Bavul ve odayı toparladıktan sonra duşlarımızı alıp sıcak odamızda sıcak çaylarımızı yudumlarken bir yandan da kitap okuyarak keyif yapıyoruz.

 

25 Ocak Cumartesi

Son günümüz, öğlen yola çıkacağımız için bugün kaymak yok. Bavullarımızı alıp odayı boşaltıyoruz. Havaalanına gideceğimiz otobüsümüzü beklerken Val Thorens en güneşli haliyle bize hava atıyor resmen! “Tamam, tamam” diyoruz, “söz bir daha geleceğiz…” 🙂

val-thorens-730

Bir dolu video…

 

Bir cevap yazın

Your email address will not be published.

This site is protected by reCAPTCHA and the Google Privacy Policy and Terms of Service apply.